Makaleler

Eser Sözleşmesinde İşsahibinin Eserdeki Ayıptan Doğan Hakları

I- GİRİŞ

Türk Borçlar Kanununun 470’nci maddesine göre eser sözleşmesi, "yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” Buna göre eser sözleşmelerinde, yüklenici, çalışması sonucu işsahibi lehine bir eser meydana getirmek ile; işsahibi de bu eser karşılığında bir bedeli yükleniciye ödemekle yükümlüdür.

Eser sözleşmelerinin uygulaması çok farklı alanlarda karşımıza çıkmaktadır. Kanundaki tanım ve yargı kararlarıyla oluşan yorumlar dikkate alındığında; bir terziye kıyafet dikimi siparişi vermek, bir ustayla su tesisatı yapılması konusunda anlaşmak, bir kuaförde saç kestirmek, bir cerrahın estetik operasyon yapması veya bir müteahhitle anlaşarak arsaya ev inşa ettirmek, eser sözleşmesi hükümlerinin uygulanacağı bazı gündelik olaylardır. 

Eser sözleşmesi, Türk Borçlar Kanununun 12'nci maddesi gereğince şekil serbestisi ilkesine tabidir. Bir başka deyişle, eser sözleşmesinin geçerli olması için herhangi bir şekil şartı bulunmamaktadır.  

Eser sözleşmesinin üç temel unsuru bulunmaktadır. Bunlar:

  • Bir eser meydana getirmek,

  • Bedel,

  • Tarafların anlaşmasıdır.

Bu üç unsurun bir arada bulunması halinde eser sözleşmesi taraflar arasında kurulmuş olur.

II- AYIP KAVRAMI 

Eser sözleşmesinde ayıp, meydana getirilen eserin işsahibinin beklediği amaca uygun olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması ya da eserde bulunmaması gereken kusurların yer alması durumudur. İşte bu gibi durumlarda kanun, işsahibine birtakım seçimlik haklar tanımıştır. Kanunda tanımlanan ayıp, yüklenicinin meydana getirdiği eserde sözleşme ile kararlaştırılanın aksine eksiklikler veya bozuklukların olması şeklinde de yorumlanabilir.

Türk Borçlar Kanunu'nun 474'üncü maddesinin 1'inci fıkrasına göre işsahibi, eserin tesliminden sonra eseri gözden geçirerek, açık ayıpları uygun süre içinde yükleniciye bildirmek zorundadır. Açık ayıplar, basit bir muayene ile tespit edilebilen ayıplardır. İşsahibi, açık ayıpları belirleyip zamanında bildirmezse Türk Borçlar Kanunu'nun 472'nci maddesinin 2'nci fıkrası uyarınca eseri kabul etmiş sayılır ve yüklenici bu ayıplardan sorumlu tutulamaz.

Gizli ayıplar ise, basit muayene ile tespit edilemeyen, kullanım sonrasında veya sırasında ortaya çıkan ayıplardır. Türk Borçlar Kanunu'nun 477'nci maddesinin 3'üncü fıkrasına göre, işsahibi sonradan tespit ettiği gizli ayıpları, fark eder etmez ve gecikmeksizin yükleniciye bildirmek zorundadır. Aksi halde eseri kabul etmiş sayılır.

Açık ve gizli ayıpların bildirim şekli kanunda belirtilmemiştir. Ancak, yazılı olarak yapılması ispat kolaylığı sağlar. Ayıp ihbarı ise tanık beyanı da dahil olmak üzere her türlü delille ispatlanabilir. Ayıbın varlığını veya ihbarını, hakim kendiliğinden dikkate alamaz. Taraflarca süresi içinde ve usulüne uygun olarak ileri sürülmelidir.

III- AYIP HALİNDE İŞSAHİBİNİN HAKLARI 

Meydana getirilen eserin ayıplı olması halinde, işsahibinin hangi hakları olduğu Türk Borçlar Kanununun 475’nci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, eserin ayıplı olması ve yüklenicinin bu ayıptan sorumlu olması halinde, işsahibi, yüklenicinin kusuruna bakılmaksızın aşağıdaki seçimlik haklarından birini kullanabilir:

  • Eser işsahibinin kullanamayacağı veya kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı veya sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme

  • Eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim isteme

  • Aşırı masraf gerektirmediği sürece, tüm masraflar yükleniciye ait olmak üzere eserin ücretsiz olarak onarılmasını talep etme

Bu seçimlik hakları dışında, ayıbın meydana gelmesinde yüklenicinin kusuru varsa, işsahibinin ayıptan doğan zararlarını genel hükümlere göre isteme hakkı da saklıdır. 

A. İş Sahibinin Sözleşmeden Dönme Hakkı 

Eserin ayıplı olması durumunda işsahibinin ilk seçimlik hakkı, sözleşmeden dönme hakkıdır. İşsahibi, eseri kabul etmeme veya reddetme yoluyla bu hakkını kullanabilir. Eseri kabul ettikten sonra gizli bir ayıbın varlığı halinde de dönme hakkını kullanması mümkündür. 

Dönme hakkının kullanılabilmesi için Türk Borçlar Kanununun 475’nci maddesi 1’inci fıkrası gereğince, eserin işsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabul edemeyeceği ölçüde ayıplı olması gerekmektedir. Bu hak, tek taraflı bir irade beyanıyla kullanılır ve karşı tarafa ulaşması ile hukuki sonuçlarını doğurur. Dönme hakkı kullanıldıktan sonra bu haktan geri dönülemez. Ancak Yargıtay’a göre, eserin ayıplı olması halinde hangi seçimlik hakkın olaya uygun olduğunu belirlemek mahkemeye aittir. Yargıtay, işsahibinin dönme hakkını kullanmasına rağmen eserin işsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabul edemeyeceği derecede ayıplı olmaması durumunda bedelden indirim yapılması gerektiğini kabul etmektedir. Bu durumda işsahibi, Türk Borçlar Kanunu'nun genel hükümlerine göre zararlarını talep edebilirken; yüklenici ise yine genel hükümlere göre, o vakte kadar yapmış olduğu gider kalemlerini işsahibinden talep edebilmektedir.

B. İş Sahibinin Bedelden İndirim İsteme Hakkı

Bedelden indirim isteme hakkının kullanılabilmesi için ayıbın, eserin reddini gerektirecek derecede ağır olmaması ve ayıp sonucunda eserin değerinde azalma olması gerekmektedir. Bu hak, tek taraflı bir irade beyanıyla kullanılır ve karşı tarafa ulaşması ile hukuki sonuçlarını doğurur. Bedelden indirim, ayıbın varlığı ve derecesine göre yapılmalıdır. 

Yerleşik içtihatlara göre bedelin tamamen ödenmiş olması durumunda, indirilecek bedel teslim tarihinden itibaren makul süre içindeki mahalli piyasa rayiçlerine göre hesaplanır. Sözleşme bedelinin ödenmemiş veya tamamen ödenmemiş olması durumunda, yükleniciye ödenecek bedel ayıpların değeri düşülerek hesaplanabilir. Gizli ayıplar nedeniyle bedelden indirim yapılması gerektiğinde, bu bedel gizli ayıbın ortaya çıktığı tarihteki mahalli piyasa rayiçlerine göre hesaplanmalıdır.

C. İş Sahibinin Eserin Ücretsiz Onarılmasını İsteme Hakkı

Türk Borçlar Kanununun 475’nci maddesi 1’nci fıkrasına göre, aşırı masraf gerektirmediği sürece, işsahibi eserin ücretsiz onarılmasını talep edebilir. Bu hak, ayıbın işsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabul edemeyeceği ölçüde olmaması durumunda kullanılabilir. Ayıp dönmeyi gerektirecek nitelikte değilse, işsahibi bedelden indirim veya onarım haklarından birini seçebilir. Mahkeme, bedel iadesi talep edilmiş olsa bile, bedel tenzili veya onarım bedeline karar verebilir. 

Onarım isteme hakkının kullanılabilmesi için bunun aşırı masraf gerektirmemesi zorunludur. İşsahibi bu hakkı kullanmasına rağmen yüklenici onarıma yanaşmazsa, işsahibi onarımı üçüncü kişiye yaptırabilir ve bu durumda, onarım bedelini yükleniciden talep edebilir. Bu bedel, ayıbın ortaya çıkmasından itibaren makul sürede mahalli piyasa rayiçlerine göre hesaplanmalıdır.

IV- SONUÇ

Eser sözleşmesinde işsahibinin ayıplı eserden doğan hakları, Türk Borçlar Kanunu’nun 475’nci maddesi ile detaylı şekilde düzenlenmiştir. İşsahibi, eser sözleşmesi kapsamında meydana getirilen eserin ayıplı olması durumunda sözleşmeden dönmek, bedelden indirim talep etmek veya eserin ücretsiz onarılmasını istemek seçimlik haklarına sahiptir. 

Eserin ayıplı olması durumunda, işsahibinin haklarını kullanabilmesi için ayıbın niteliği ve derecesi önem arz etmektedir. Ayıbın, işsahibinin eseri kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabul edemeyeceği ölçüde olması halinde, işsahibi sözleşmeden dönebilir veya bedelden indirim talep edebilir. Ayıbın giderilmesi için aşırı masraf gerektirmemesi durumunda ise işsahibi eserin ücretsiz onarılmasını talep edebilir. 

Yargıtay kararları ve yerleşik içtihat, işsahibinin bu hakları kullanmasında rehber niteliğindedir ve her somut olayın özelliklerine göre hangi seçimlik hakkın uygun olduğunu belirlemektedir. İşsahibinin bu hakları kullanması durumunda, yüklenici tarafından ayıbın giderilmemesi halinde işsahibi, gerekli onarımları üçüncü kişilere yaptırarak masrafları yükleniciden talep edebilir.

Özetlemek gerekirse, eser sözleşmesi kapsamında ayıplı eserin ortaya çıkması durumunda işsahibi, kanunda öngörülen seçimlik haklarını kullanarak mağduriyetini giderebilir ve yükleniciden gerekli taleplerde bulunabilir. Bu hakların doğru ve etkin bir şekilde kullanılması ve işsahibinin korunması için, tekil olay bazında hukuki incelemenin detaylı biçimde yapılması büyük önem arz etmektedir.