Makaleler
Limited ve Anonim Şirketlerde Ortaklık Sıfatının Kaybedilmesi
Anonim ve limited şirketlerde ortaklık sıfatının kaybedilmesi, şirketlerin hukuki yapısında ortakların sahip oldukları haklar ve yükümlülükler açısından önemli sonuçlar doğurur. Türk Ticaret Kanunu, her iki şirket türünde de ortaklık ilişkisini sona erdirme yollarını ve bu yollara bağlı şartları belirlemiştir. Bu düzenlemeler, anonim şirketlerde ortaklık kavramının pay sahipliği esasına dayanması, limited şirketlerde ise daha kişisel bir ortaklık yapısının bulunması nedeniyle farklılık göstermektedir. Bu yazımızda, önce limited, ardından anonim şirketlerde ortaklık sıfatının kaybına yol açan durumlar karşılaştırmalı olarak incelenecek ve her iki şirket türünde ortaklık ilişkisini sona erdirme yollarının hukuki sonuçları ele alınacaktır.
A- LİMİTED ŞİRKETLERDE ORTAKLIK SIFATININ KAYBEDİLMESİ
I- Ortaklıktan Çıkma
Limited şirketin her bir ortağı, ortaklık ilişkisini sona erdirme hakkına sahiptir ve bunu kendi iradesiyle gerçekleştirebilir. Bu işlem, ya doğrudan ortaklıktan çıkma beyanı yoluyla ya da sahip olduğu payı devrederek yapılabilir. Ancak, pay devrinin gerçekleşebilmesi için:
-
Pay devrine dair bir yasağın bulunmaması,
-
Payı devralacak bir kişinin olması ve,
-
Ortaklar genel kurulunun bu devre onay vermesi, gerekmektedir.
Bu şartların sağlanamaması durumunda, “çıkma hakkı” ortaklara ortaklık ilişkisini sonlandırma fırsatı sunmaktadır.
Ortaklar, ilk olarak, ortaklık sözleşmesinde tanınan çıkma hakkına dayanarak ortaklıktan ayrılabilir. Bu hak, şirket ana sözleşmesinde genel bir çıkma hakkı olarak yer alabileceği gibi, belirli çıkma sebeplerine veya bazı kurallara bağlanabilir. Belirtilen bu koşulların yerine gelmesi durumunda, ortak çıkma beyanında bulunarak ortaklık ilişkisini sonlandırabilir. Çıkma beyanı, hukuki olarak yenilik doğuran bir hak niteliğindedir ve ortaklığa ulaştığı anda hüküm ifade eder. Diğer bir yol ise, ortağın haklı sebeplere dayanarak dava açmasıdır. Bu hak mutlak niteliktedir ve ortadan kaldırılamaz. Mahkemenin (veya hakem heyetinin) bu yöndeki kararının kesinleşmesiyle birlikte ortaklık ilişkisi sona erer.
Bundan ayrı olarak ortak, çıkmaya katılma hakkını kullanarak da ortaklıktan çıkabilir. Bu hakkın kullanılabilmesi için, başka bir ortağın sözleşmesel ya da kanuni çıkma hakkını kullanmış olması gerekir. Müdür, diğer ortakları bu durumdan haberdar ettikten sonra her bir ortak, TTK’nın 639. maddesinin 2. fıkrası uyarınca çıkmaya katılma hakkına sahip olur. Bu şekilde çıkma hakkını kullanan ortaklar, sermaye payları oranında eşit bir işleme tabi tutulur.
Ortak ayrıca haklı sebeple fesih davası açarak, bu davanın sonucunda verilen fesih kararıyla da ortaklık ilişkisini sona erdirebilir. Mahkeme, fesih yerine duruma uygun alternatif bir çözüm bulabileceği gibi, davacı ortağın çıkarılmasına da karar verebilir (TTK 636/3). Ancak bu çıkarma, teknik anlamda bir çıkarma değil, mahkemenin verdiği karar doğrultusunda ortağın ortaklık ilişkisini sona erdirmesi anlamına gelir.
II- Ortaklıktan Çıkarılma
Ortağın çıkarılması durumunda ise ortaklık sıfatı, kişinin kendi iradesi dışında, ya ortaklık tarafından alınan bir kararla ya da ortaklığın talebi üzerine, mahkeme kararıyla sona ermektedir.
İlk olarak, ortaklık sözleşmesinde belirtilen sebeplere dayanarak genel kurul kararı ile ortak çıkarılabilir. Ortaklık sözleşmesinde çıkarma gerekçeleri ile birlikte çıkarma koşulları da yer alabilir. Çıkarma kararı, oy hakkına sahip sermayenin salt çoğunluğunun bulunduğu genel kurul toplantısında, temsil edilen oyların en az üçte ikisinin kabulü ile alınır. Çıkarma kararının sonuçları, kararın ortağa tebliğ edildiği tarihten itibaren geçerli olur. Çıkarılan ortak, bu karara karşı, kararın kendisine noter aracılığıyla bildirilmesinden itibaren üç ay içinde iptal davası açma hakkına sahiptir.
Buna ek olarak, ortak haklı sebeplerle de ortaklıktan çıkarılabilir. Bu durumda, ortağın çıkarılmasına ilişkin kararı mahkeme, ortaklığın talebi üzerine verir. Ancak, ortaklığın bu talebi mahkemeye iletebilmesi için genel kurulda bu yönde bir karar alınması gerekmektedir. Bu karar da, oy hakkına sahip sermayenin salt çoğunluğunun bulunduğu genel kurul toplantısında, temsil edilen oyların en az üçte ikisinin onayı ile alınır. Haklı sebeplerle çıkarma, mahkeme ya da hakemin kararı kesinleştiği zaman hüküm ifade eder.
Haklı sebep kavramı, limited ortaklığa ilişkin düzenlemelerde açıkça tanımlanmamıştır. Ancak, neyin “haklı sebep” teşkil ettiğinin tespitinde TTK’nın “Haklı sebepler” başlıklı 245’inci maddesi dikkate alınabilir. Buna göre haklı sebep, objektif iyi niyet kurallarına göre ortaklık ilişkisinin devamını katlanılamaz hale getiren hukuki bir durumdur. Bu durum, ortağın ortaklığa katılma sebeplerinin ortadan kalkması, ortaklık amacının gerçekleşmesinin imkânsızlaşması ya da büyük ölçüde zorlaşması gibi nedenlerden kaynaklanabilir. Haklı sebep, ortağın şahsından kaynaklanabileceği gibi, ortaklar arasındaki ilişkilerden veya ortaklığın iç işleyişinden de kaynaklanabilir. Hakim, ileri sürülen olayların haklı sebep olup olmadığını somut olayın şartlarına göre değerlendirecektir.
Haklı sebep, sürekli bir borç ilişkisi doğuran limited ortaklıklarda çıkmayı, çıkarılmayı ve hatta bazen ortaklığın sona erdirilmesini meşru kıldığı için, ahde vefa ilkesine bir istisna teşkil eder. Bu kavramın temelinde dürüstlük ilkesi ile kişilik haklarının korunması yer alır. Bu nedenle, haklı sebebe dayanan kanun hükümleri bağlayıcıdır. Çıkma için öne sürülen haklı sebep, ortağın kendisinden, ortaklığın iç işleyişinden veya ortaklar arasındaki ilişkilerden kaynaklanabilir. Ancak, ortak tamamen ya da büyük oranda kendi kusurundan kaynaklanan bir sebebe dayanarak çıkma talep edemez. Öte yandan, çıkarmada haklı sebep yalnızca ilgili ortağa ilişkin olabilir; bir ortak, diğer bir ortağın kusurlu davranışları nedeniyle ortaklıktan çıkarılamaz.
III- Ortaklık Sıfatının Kaybedilmesinin Mali Sonucu: Ayrılma Akçesi
Ayrılma akçesi, bir ortağın şirketle bağının sona ermesi sonucunda, payının karşılığında elde edeceği değeri temsil eden bir alacak hakkıdır. Bu özelliği nedeniyle ayrılma akçesi, üçüncü kişilere devredilebilir, haczedilebilir, rehnedilebilir ve diğer hukuki işlemlere konu olabilir. TTK’nın 641 ve 642. maddelerinde düzenlenen ayrılma akçesi, ortaklık sıfatının bir sebepten ötürü kaybedilmesi halinde hak kazandığı bir bedeldir. Bu tutar, ayrılan ortağın esas sermaye payının gerçek değeri üzerinden hesaplanmaktadır.
Ayrılma akçesi tutarı, ayrılan ortağın esas sermaye payının gerçek değeri dikkate alınarak belirlenir. TTK’nın 641. maddesi gerekçesinde “sermaye payının gerçek değeri” tanımlanmamış olmakla birlikte, bu değerin tespitinde “bilanço değeri” esas alınacaktır.
Şirketin esas sözleşmesinde, ayrılma akçesinin nasıl belirleneceğine ya da ne kadar olacağına dair hükümler bulunabilir. Ancak, bu tür düzenlemelerin genel hukuk ilkelerine ve hakkaniyete aykırı olmaması gerektiği de unutulmamalıdır; bu maddelerle ortaklara keyfi yetkiler verilmesi mümkün değildir.
Ayrılma akçesi şu durumlarda muaccel hale gelir:
-
Şirketin kullanılabilir bir özkaynağı varsa,
-
Ayrılan ortağın esas sermaye payları devredilebiliyorsa,
-
Esas sermaye kanuna uygun şekilde azaltılmışsa.
Mahkeme kararıyla ortaklıktan çıkarılmasına karar verilen bir ortağın ayrılma akçesi, mahkeme kararının kesinleşmesiyle birlikte ödenebilir hale gelir. Ortaklıktan çıkarma davalarında, mahkeme ortağın ayrılmasına karar verdiğinde, talep olmasa bile esas sermaye payının gerçek değerini hesaplayarak, ayrılma akçesi tutarını da belirleyecektir.
Ortaklık ilişkisini sona erdiren ortağın ayrılma akçesine ilişkin alacağı, şirkete karşı tüm diğer alacaklardan sonra gelen bir hak olarak değerlendirilir.
IV- İki Ortaklı Limited Şirketlerdeki Olası Durumlar
TTK 640/1’e göre şirket sözleşmesinde, bir ortağın genel kurul kararı ile şirketten çıkarılabileceği sebepler öngörüldüğü takdirde, ortağın genel kurul kararı ile ortaklıktan çıkarılması mümkün olduğu gibi, aynı hükmün üçüncü fıkrasına göre, şirketin istemi üzerine ortağın mahkeme kararıyla haklı sebebe dayanılarak çıkarılması da mümkündür.
Her iki durumda da, ortaklıktan çıkarma konusunda alınması gereken genel kurul kararı, TTK 621 hükmünde bentler halinde sayılan “önemli kararlar” arasında yer almaktadır. Dolayısıyla, ortaklıktan çıkarma kararının TTK 621 hükmünde belirtildiği üzere, temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması suretiyle alınması gerekir. Genel kurulun bu yetkisi devredilemez niteliktedir. Genel kurul kararı, çıkarma davası için dava şartı niteliğinde olup, hâkim tarafından resen dikkate alınması gerekir. Genel kurul tarafından ortaklıktan çıkarma kararı alınmasına ilişkin dava şartı, iki ortaklı limited şirketler için de geçerlidir. Kanunda iki ortaklı limited şirketleri genel kurul kararından ayrık tutan herhangi bir düzenleme mevcut değildir. Dolayısıyla, iki ortaklı limited şirketlerde, özellikle çıkarılma halinde ne tür bir yol izleneceği hususu, doktrinde ve Yargıtay kararlarında tartışmalı durumdadır. Yargıtay’ın, tek ortaklı limited şirket yapılanmasının mümkün olmadığı eski TTK döneminden kalma bir alışkanlıkla, iki ortaklı limited şirketlerde ortaklardan sadece birinin iştiraki ile toplanan genel kurulda kanunda aranan nitelikte çoğunluğun sağlanamayacak olduğu ve her iki ortağın da aynı yönde oy kullanmaması halinde önemli kararlardan sayılan ortağın haklı sebeple ortaklıktan çıkarılması için genel kurul kararı bakımından nisabın oluşmasının mümkün olmadığı görüşünü benimsediği söylenebilir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin E:2019/3224, K:2020/2963 sayılı, 17.6.2020 tarihli ve E:2019/2945, K:2020/879 sayılı, 3.2.2020 tarihli kararlarında bu görüşün benimsendiği görülmektedir.
Buna göre, iki kişilik limited şirketlerde, ortak sayısının üçte ikisi oybirliğine karşılık geldiğinden, ortaklıktan çıkarılması istenen ortağın rızası olmadan çıkarma davası açılması için genel kurul kararı almak ve haklı sebeplerle çıkarma davası açmak mümkün değildir. Yargıtay’ın yukarıda verilen kararlarındaki görüşüne göre, diğer ortağın çıkarılmasını talep eden ortağın şirketteki sermaye payı ne kadar büyük olursa olsun, onun tek başına aldığı bir kararla diğer ortağın aleyhine çıkarma davası açılması mümkün olmayacaktır.
B- ANONIM ŞİRKETLERDE ORTAKLIK SIFATININ KAYBEDİLMESİ
I. Anonim Şirketlerde Pay Sahipliği ve Ortaklık Kavramı
Anonim şirketler, sermaye şirketleri arasında pay sahipliğinin en önemli unsur olduğu ve bu yapının sermaye payları ile pay senetleri üzerinden işlediği bir sistem üzerine kuruludur. Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen diğer şirket türlerine nazaran, anonim şirketlerde “ortaklık” kavramından çok “pay sahipliği” ön plandadır. Pay sahipliği de, sermaye payına bağlı olduğundan, anonim şirketlerde ortaklık sıfatının kaybedilmesi, diğer şirket türlerine kıyasla kişisel unsurlara değil, payın el değiştirmesine bağlıdır.
Bu özellik, anonim şirketleri şahıs şirketlerinden ve limited şirketlerden ayıran temel unsurlardan biridir. Şahıs şirketlerinde ve limited şirketlerde ortaklıktan çıkarılma, kişisel sebeplere veya ilişkilere dayalı olabilirken, anonim şirketlerde bu durum neredeyse tamamen sermaye paylarına bağlıdır.
II. Pay Sahiplerinin Ortaklıktan Çıkma Yolları
Anonim şirketlerde, limited ve paylı komandit şirketlerden farklı olarak, limited ve paylı komandit şirketlerdekine benzer biçimde düzenlenmiş bir “haklı sebeple ortaklıktan çıkarılma” müessesesi bulunmamaktadır. Şirket ile pay sahibi arasındaki ortaklık ilişkisi, esasen pay sahibinin payını üçüncü bir kişiye devretmesiyle sona erer. Türk Ticaret Kanunu’na göre, anonim şirketlerde pay sahiplerinin iradi olarak ortaklıktan çıkmalarını sağlayacak özel bir düzenleme bulunmadığından, pay sahipleri ayrılmak istedikleri takdirde paylarını devralacak bir kişi bulmaları gerekmektedir. Pay sahipleri bu durumu, şirket merkezine gönderecekleri bir ihtarname ile bildirebilir ve paylarını devralacak bir ortak olup olmadığını sorarak önalım hakkına dayalı bir devir gerçekleştirebilirler.
III. Sermaye Koyma Borcunun İhlali ve Iskat Müeyyidesi
Anonim şirketlerde ortaklık sıfatının irade dışı kaybına örnek olarak, sadece sermaye koyma borcunun yerine getirilmemesi halinde, pay sahibinin ortaklık sıfatını kaybetmesi hali verilebilir. Pay sahiplerinin şirkete karşı temel borcu sermaye koyma borcudur ve bu borcun yerine getirilmesi, şirketin varlığını sürdürebilmesi açısından büyük önem taşır. Eğer pay sahibi sermaye koyma borcunu yerine getirmezse, Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen ıskat müeyyidesi devreye girecektir.
Iskat, anonim şirketlerde pay sahibinin sermaye koyma borcunu yerine getirmediği takdirde uygulanabilecek bir yaptırımdır. Ancak bu müeyyidenin uygulanabilmesi için, pay sahibinin borcunu ödemede temerrüde düşmüş olması ve ardından kendisine bir aylık süre tanınması gerekmektedir. Bu sürenin sonunda borcun ödenmemesi halinde ise pay sahibi ortaklıktan çıkarılabilir. Yine burada ayrıca belirtilmesi gereken husus, pay sahibinin ancak sermaye borcunu ödemediği paylara ilişkin olarak ıskat prosedürünün işletilebilmesi mümkündür. Pay sahibinin anonim şirkette bedellerinin tümünü kanuna uygun olarak ödediği başka payları var ise bu paylara dokunulması mümkün değildir.
Iskat uygulaması, diğer şirketlerdeki çıkarılma müesseselerinden farklı olarak, esas sermayenin korunması amacıyla getirilmiştir. Anonim şirketlerde ortakların şirkete karşı tek borcu sermaye koyma borcu olduğundan, haklı sebeple çıkarılma gerekçeleri anonim şirketlerde geçerli değildir.
IV. Şirket Birleşmesi ve Ayrılma Akçesi
Anonim şirketlerde ortaklık sıfatının kaybedilmesinin bir başka yolu da şirketlerin birleşmesi durumunda ortaya çıkabilir. Şirketlerin birleşmesi sırasında, birleşme sözleşmesine bağlı olarak ortaklara devralan şirketteki paylarını devrederek ayrılma akçesi alma hakkı tanınabilir. Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili hükümlerine (TTK 155) göre, birleşme sözleşmesi ortaklara bu seçeneği sunabilir. Ancak, ayrılma akçesi düzenlemesinin uygulanabilmesi için mevcut oyların %90’ının bu kararı desteklemesi gerekmektedir.
Bu düzenleme, pay sahiplerine birleşen şirkette ortak olmama hakkı tanırken, aynı zamanda şirketin faaliyetlerinin kesintisiz devam etmesini sağlamaktadır.
V. Hakim Şirketin Azınlık Pay Sahiplerini Satın Alma Hakkı
TTK’nın 208. maddesi, hakim şirketin azınlık pay sahiplerini satın alma hakkını düzenlemektedir. Eğer bir sermaye şirketinin paylarının en az %90’ına doğrudan veya dolaylı olarak hakim olan bir şirket varsa, bu hakim şirket, azınlık pay sahiplerinin dürüstlük kuralına aykırı davranması, şirketin işleyişini engellemesi veya şirketin çıkarlarına zarar vermesi durumunda, azınlık paylarını satın alma hakkına sahiptir.
Bu düzenleme, şirketin faaliyetlerini olumsuz etkileyen ortakların çıkarılmasını sağlayarak, şirket içinde huzurun ve verimliliğin sağlanmasına katkıda bulunur. Azınlık pay sahiplerine, borsa değeri üzerinden ya da borsa dışı paylar için kanunda belirtilen yöntemle belirlenen değer üzerinden ödeme yapılır.
VI. Haklı Sebeple Fesih ve Ortaklıktan Çıkma
TTK’nın 531. maddesi, haklı sebeple fesih düzenlemesini getirerek, pay sahiplerine anonim şirketten çıkma imkanı tanımaktadır. Sermayenin en az %10’unu temsil eden pay sahipleri, halka açık şirketlerde ise sermayenin %5’ini temsil eden pay sahipleri, şirketin feshi talebiyle mahkemeye başvurabilir. Haklı sebeplerin varlığı halinde, mahkeme şirketin feshi yerine davacı pay sahiplerinin paylarının gerçek değerinin ödenmesine ve şirketten çıkarılmalarına karar verebilir.
Haklı sebep kavramı kanunda tam olarak tanımlanmamış olmakla birlikte, pay sahiplerinin ortaklığa devam etmelerinin makul olmayacağı durumlar haklı sebep olarak değerlendirilebilir. Ancak, mahkeme fesih kararı vermek zorunda değildir; duruma uygun düşen başka bir çözüm de önerebilir.
C- SONUÇ
Görülmektedir ki, anonim şirketlerde ortaklık sıfatının kaybı genellikle pay devri ile gerçekleşirken, limited şirketlerde ortaklıktan çıkma veya çıkarılma süreçlerinde daha geniş bir irade özgürlüğü ve daha katı koşullar öngörülmüştür. Anonim şirketlerde sermaye payına bağlı ortaklık yapısı nedeniyle çıkarma sebepleri sınırlı tutulurken, limited şirketlerde haklı sebeplerle fesih veya çıkarılma gibi yollarla ortaklık sıfatının sona erdirilmesi mümkündür. Her iki şirkette de ortaklıktan ayrılan veya çıkarılan ortaklara, belirli şartlar dahilinde ayrılma akçesi ödenmesi mümkündür. Türk Ticaret Kanunu, anonim ve limited şirketlerde ortaklık ilişkisini sona erdirme süreçlerini yapı ve süreklilik ilkelerini gözeterek düzenlemiş ve feshi son çare olarak ele almıştır. Kanunun, yine her iki şirket türünde de şirket içi dengeyi ve şirket yapısının sürekliliğini ön planda tutmaktadır